ISSN 2687-4318

 

Tüm Dergi Açılır Sayfa

Formatında

 

 

Kapak

1. Kapak

Sayfa I

       PDF              

Editörden

2. Tasarımda Ölçme

Gülen Çağdaş, Sema Alaçam, Ethem Gürer

Sayfa V

    PDF             

Makaleler

3. Mimari Nesneyi Değerlendirmek İçin Mereolojik Bir Çerçeve

Erhan Sevinç, Sema Alaçam

Sayfa 1-26

Sevinç, E, Alaçam, S. (2021). Mimari Nesneyi Değerlendirmek İçin Mereolojik Bir Çerçeve.   JCoDe: Journal of Computational Design, 2(1), 1-26.

      https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1516205

 

Özet

Nesneler, evrenin temel ontolojik birimidir. Çalışma, bu fikir üzerinden nesneye yönelik yeni bir poetikanın ortaya çıkması düşüncesine odaklanır. Bu doğrultuda, mimari nesnenin yeni paradigmalar ile biçimlenmesini, gerçek ve duyusal nitelikleriyle algılanabilir bir varlık haline gelmesini amaçlar. Aynı zamanda, nesne yönelimli yaklaşımların, alternatif ve tamamlayıcı bir mimari gündem olarak potansiyelini araştırır. Sadece belirli bir tanım oluşturmayı değil, mimari disiplin bağlamında deneylerin, ilkelerin ve kelime dağarcığının geliştirilmesi için kavramsal bir öneri sunmayı hedefler. Bu noktada, nesneye ait iki temel soru oluşur: Birincisi, nesne nelerden oluşur? İkincisi, nesne neyi oluşturur? Nesneye ait bu içsel ve dışsal sorular, parça ve bütüne ait ontolojik tanımlarla şekillenir ve geliştirilen parça tanımları üzerinden mimari ilişkisellikler sorgulanır. Bu çalışmanın amacı, parçanın değişik ontolojik tanımlarının ve mimari ilişkiselliklerinin biçimsel olarak teorize edilebileceği bir çerçeve sunmaktır. Aynı zamanda, mimarlığın kendisi ya da mimarinin bir parça ve bütün olarak neler yapabileceği üzerinedir. Bu doğrultuda, parçaların biçimsel bilimi olarak tanımlanan mereoloji, mimari formun analizi ve matematiksel olasılıkları üzerine hesaplamalı bir yaklaşım sunar. Parçadan parçaya veya eşler arasında değişen tasarım stratejileri ile dijital kompozisyonlar oluşturur. Biçim, parçaların rezonansıyla ifade edilen bir özellik kazanır. Bununla birlikte, çalışma, nesne yönelimli bir düşünce ile parçaların yapısal girdi olarak çerçevelendiği, parça kavramından dijital malzemeye harmonik bir tasarım – inşa süreci hedefler. Aksiyomatik yaklaşımlar ile insan – makine etkileşimine izin verecek bir kavramsal altlık araştırması sunar.

Anahtar Kelimeler: Nesne Yönelimli Ontoloji, Mereoloji, Ayrık, Merkeziyetsizlik, Dijital
Teori.

     TAM METİN (TR)         

4. Tasarım Değerlendirmesini Genişletmeye Yönelik Ölüm Teorileri ile Çizilmiş Hermenötik Bir Çerçeve

Deniz Oskay, Ethem Gürer

Sayfa 27-46

Oskay, D., Gürer, E. (2021). Tasarım Değerlendirmesini Genişletmeye Yönelik Ölüm Teorileri ile Çizilmiş Hermenötik Bir Çerçeve. JCoDe: Journal of Computational Design, 2(1), 27- 46.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1515699

Özet

21. yüzyıla bakıldığında ölçmenin, insan bilimleri ve doğa bilimlerini içeren tüm deneysel ve teorik araştırmaların temeli olduğu söylenebilir. Öte yandan, tasarım süreci disiplinlerarası ve çok katmanlı yapısı ile hem insan bilimleri hem de doğa bilimlerinin anlayışlarını içermektedir. Tasarım süreçlerine Alexander (1964) ve Archer (1968) gibi araştırmacılar tarafından önerilmiş farklı yaklaşımlar bulunması, tasarım aktivitesi için ortaklaşılmış bir payda olmadığını göstererek tasarımın muğlak doğasını ortaya koymaktadır. Çok katmanlı bir yapıya sahip olan tasarım süreçlerinin en muğlak aşamalarından biri, bir yanı ile objektif değerlendirme ve analiz içermesi, diğer yanı ile yorumlama ve soyutlama gibi subjektif yargılar içeriyor oluşu ile tasarım değerlendirme süreci olarak ele alınabilir. Bu çalışmanın amacı, tasarım değerlendirme sürecini, ölçme biliminden gelen anlayışlarla genişletmek için hermenötik bir çerçeveyi açıklığa kavuşturmaktır. Yunanca ‘metrein’ kelimesinin sözcük bilimsel tarihi, ‘metrein’ kelimesi ile ölçmeyi bir değerlendirme ve yargı olarak ifade etmektedir. Bu durum, ölçme aktivitesinin bir değerlendirme süreci ile birlikte kurulduğunu göstermekte ve tasarım
değerlendirmesinden bahsederken, ölçme bilimlerinden yararlanmanın potansiyellerini açıklığa kavuşturmak amacıyla disiplinlerarası bir yaklaşım benimsemeyi gerekli kılmaktadır. Bu makale, tasarım süreçlerindeki değerlendirici eylemlerin ölçme ve yorumlama teorileri ile yeniden formüle edilmesi gerektiğini göstermek amacıyla, tasarım değerlendirme süreci açısından ölçülebilirlik problemini yeniden ele almayı ve tasarım değerlendirme sürecinde nicel ve nitel değerlendirmelerin bütüncül bir yeniden ele alınışını önermekte olup, halihazırda tasarım değerlendirmesinde örtük olarak kullanılmakta olan anlayışları ölçüm teorilerinin anlayışları ile birlikte yeniden formüle etmeyi amaçlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Tasarım değerlendirmesi, Tasarım süreci, Hermenötik, Ölçme
Bilimi

     TAM METİN (EN)        

5. Tasarım Sürecinde Ölçme Aracı Olarak Yorumlama ve Biçimleri

Meryem Nurefşan Yabanigül

Sayfa 47-66

Yabanigül, M. N. (2021). Tasarım Sürecinde Ölçme Aracı Olarak Yorumlama ve Biçimleri. JCoDe: Journal of Computational Design, 2(1), 47-66

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1516110

Özet

Bu makalede tasarım; ortaya konulan bir probleme dönük sorgulayıcı bakış açısı ile çözüm arayış eylemlerinden oluşan bir izlek boyunca, bilginin farklı adımları ve bu adımlar arasında sürekli biçimde bilginin genişletilmesi ve işlenmesi ile kurulan ilişkiler bütünü olarak incelenmektedir. Tasarım süreci yapma-yorumlama zinciri ile ürünün ve ürüne yaklaşımın sürekli sorgulandığı ve yeniden ölçüldüğü döngüsel bir devinime sahiptir. Yapma ve yorumlama zincirinde eylemlerin başlangıcı ya da bitişi keskin çizgiler ile sınırlanamaz, her adım, her an birbiri ile ilişkilidir. Fakat tasarım sürecini ve kurduğu ilişkileri anlamak için yürütülen çalışmalarda sürecin aşamalara ayrılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Makalemizde araştırmacıların belirlediği tasarım sürecinin aşamaları ve yorumlama ile bu aşamalar arasında kurulan ilişkiler, analiz edilmeye çalışılmıştır. Literatürde bulunan araştırmalarda, tasarım sürecindeki yorumlama, her bir araştırmada farklı bir kavramla ifade edilmektedir. Yapılan literatür taraması sonucunda belirli bir tasarım sürecinden bağımsız olarak ele alınan tasarım süreci, aşamaları ve yorumlama aracılığıyla kurdukları ilişkiler yeniden kurgulanmıştır. Her yorumlama biçiminin farklı işlev barındırdığı düşünülen bu makalede, tasarım süreci içindeki yorumlama birden çok kavrama ayrılmıştır. Bunun yanı sıra yorumlama biçimleri, tasarım sürecindeki hipotezlerin testlerinden ve soruların çözümlerinden edinilen bilgilerin, süreç içindeki çeşitli aşamalara aktarılması, geliştirilmesi ve tanımlanması için ölçme biçimi olarak ele alınmıştır. Makalede diyagramlar üzerinden sürecin aşamaları ve yorumlama ile kurdukları ilişkileri açıklanmaktadır.

Anahtar Kelimeler:  Tasarım Süreci, Biliş, Hermenötik, Yorumlama, Ölçme.

     TAM METİN (TR)        

6. Makine Öğrenmesi Aracılığı ile Kullanıcı Deneyimi Bilgilerinin
Erken Mimari Tasarım Süreçleriyle Bütünleştirilmesi

Bilge Şapcı, Şule Taşlı Pektaş

Sayfa 67-94

Şapcı, B. & Taşlı Pektaş, Ş. (2021). Makine Öğrenmesi Aracılığı ile Kullanıcı Deneyimi Bilgilerinin Erken
Mimari Tasarım Süreçleriyle Bütünleştirilmesi. JCoDe: Journal of Computational Design, 2(1), 67-94.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1534549

Özet

Yapay zeka, makineler ve yazılımlar tarafından işlenebilen bir zeka türüne karşılık gelmektedir. Bu teknoloji insan gibi düşünmek ve eylemleri taklit etmek üzere programlanmış makineler aracılığıyla zekanın simülasyonunu sağlamaktadır (Frankenfield, 2020). İnsan zekasını algılama, öğrenme ve taklit etme amaçları doğrultusunda geliştirilen yapay zekanın alt başlıklardan biri olan makine öğrenmesi, yapay zeka algoritmalarının sürekli öğrenme şeklinde programlanması ile bu algoritmaların verileri ayrıştırarak bu verilerden öğrendiklerine göre bilinçli kararlar verebilmesi için kullanılan işlem olarak tanımlanmaktadır (Grossfeld, 2020). Makine öğrenmesi, kullanıcı deneyimi (User Experience, UX) gibi kullanıcı hareketlerinin ve onlardan elde edilen verilerin kullanıldığı alanlarda geniş kullanım olanağı bulmakla birlikte henüz mimarlık alanında yaygın olarak kullanılmamaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada, UX alanında makine öğrenmesi üzerine daha önceden yapılmış olan çalışmaların incelenmesi ve elde edilen bulguların mimarlıkta kullanıcı-mekan ilişkisi üzerine uyarlanması hedeflenmektedir. Makalede, makine öğrenmesi ile kullanıcı deneyimlerine ait verilerin depolanarak bu verilerin erken tasarım sürecinde değerlendirilmesi ve yeni tasarımlar yapılırken bu bilgiler doğrultusunda ilerlenmesi üzerine bir tartışma sunulmaktadır. Bu şekilde tasarımda etkinlik, verimlilik, kullanıcıyla mekan arasındaki ilişki ve mekan kalitesi gibi niteliklerin tespit edilerek ölçülmesi söz konusu olabilecektir. Metinde ilk olarak makine öğrenmesinin temel mantığı anlatılarak, çalışma süreci incelenmekte ve kullanıcı deneyimleri üzerine yapılan çalışmalarda hangi alanlarda ve ne şekillerde kullanıldığı anlatılmaktadır. Daha sonra, yapılan literatür çalışmaları doğrultusunda, mimarlık ve UX alanının kesişimleri üzerinde durularak bu iki alanın birbirinden neler öğrenebileceği ortaya konulmaktadır. Yapılan tartışmanın sonucunda ise, erken tasarım süreçlerinde bu teknolojinin kullanılmasının ileride insanmekan arasındaki ilişkiyi ve mimarlık disiplinini nasıl etkileyebileceği tartışılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Mimari Tasarım, Yapay Zeka, Makine Öğrenmesi, Kullanıcı
Deneyimi.

    TAM METİN (TR)         

7. Mimari Tasarımın Erken Evrelerinde Tecrübenin ve Eskiz Yapmanın Tasarım Üretkenliğine Etkisi

Erdal Kondakcı, Hakan Tong

Sayfa 95-136

Kondakcı, E. & Tong, H. (2021). Mimari Tasarımın Erken Evrelerinde Tecrübenin ve Eskiz Yapmanın Tasarım Üretkenliğine Etkisi. JCoDe: Journal of Computational Design, 2(1), 95-136.

 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1515514

Özet

Mimari tasarımda önemli kararların alındığı erken tasarım evresinde problemin ele alınış biçimi, tasarım süreci ve sonuç ürünleri için belirleyici rol oynamaktadır. Bu noktada, mimari tasarım alanındaki tecrübenin tasarım problemlerinin nasıl ele alındığını etkilediği görülmektedir. Tecrübenin yanı sıra mimari tasarımın erken evrelerinde alınan kararları etkileyen ve kararların oluşumunu sağlayan bir diğer önemli faktör de kullanılan tasarım ortamı ve aracıdır. Tasarımcının görsel düşünmesini destekleyerek yaratıcılığa ve üretkenliğe zemin hazırlayan eskiz yapma eylemi, tasarımda bir “düşünme aracı” olarak, tasarımcının zihnindeki imgelerle, oluşturduğu fiziksel temsiller arasında ilişkiler kurmasını sağlamaktadır. Bu bağlamda araştırmanın amacı, mimari tasarımın erken evrelerinde tecrübenin ve eskiz yapmanın tasarım üretkenliğine etkisinin araştırılması olarak belirlenmiştir. Mimari tasarımın erken evrelerinde tecrübe etkisini gözlemlemek üzere iki farklı tecrübe grubu belirlenmiş ve bu tecrübe gruplarından ikişer katılımcıyla tasarım çalışmaları yürütülmüştür. Katılımcılardan eskiz yapmak suretiyle aynı mimari tasarım problemine çözüm üretmeleri istenmiştir. Katılımcıların verilen tasarım problemine sesli düşünme yoluyla çözüm ürettikleri protokol çalışmaları gerçekleştirilmiş ve tasarım süreçleri kamerayla kayıt altına alınmıştır. Tasarım süreçlerinin video kayıtlarından elde edilen sözel ifadelerin transkriptleri çıkartılarak tasarım hareketleri olarak ayrıştırılmış ve eskiz yapma durumuna göre kodlanmıştır. Tasarım hareketleri arasındaki bağlantıların tespit edilmesiyle linkograflar oluşturulmuştur. Linkograflar üzerinden tasarım süreci analizleri yapılarak tasarım üretkenlik değerleri tespit edilmiş ve tasarım üretkenliğine dair karşılaştırmalı analizlere yer verilmiştir. Yapılan protokol çalışmaları ve linkograf analizleri neticesinde erken tasarım evresinde tecrübenin ve eskiz yapmanın tasarım üretkenliğine etkisine dair önemli bulgulara ulaşılmıştır. Buna göre, katılımcıların sahip olduğu genel mimarlık deneyiminin yanı sıra verilen mimari problem alanına özgü deneyimlerinin de tasarım üretkenliğinin oluşmasında önemli olduğu görülmüş, iki tecrübe grubunda da problem alanına özgü deneyime sahip olmak tasarım üretkenliğini olumlu yönde etkilemiştir. Bir diğer önemli sonuç da tasarımcıların sahip oldukları tecrübe ile tasarım sürecindeki eskiz yapma oranlarının paralellik göstermesidir. Bu bağlamda, fazla tecrübeye sahip katılımcıların eskiz ortamını daha etkin kullanarak yüksek oranda eskiz yaptıkları, tasarım fikirlerinin büyük çoğunluğunu eskiz yaparak ürettikleri gözlenmiştir. Tecrübeyle bağlantılı yüksek eskiz yapma oranının, linkograf analizlerinde tasarım üretkenliğinin belirlenmesinde kullanılan bağlantı indeksi, kritik hareket ve örüntü oranlarını olumlu yönde etkilediği dolayısıyla üretken bir tasarım süreci oluşmasına katkı sağladığı gözlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: : Tasarım Bilişi, Tasarım Uzmanlığı, Eskiz, Protokol Analizi, Linkograf.

    TAM METİN (TR)         

8. Yazılı ve Görsel Yönerge Karşılaştırmaları Üzerinden Üretim Süreçlerinin Analizi: Origami Çalışması

Nurdan Akman, Ethem Gürer

Sayfa 137-160

Akman, N. & Gürer, E. (2021). Yazılı ve Görsel Yönerge Karşılaştırmaları Üzerinden Üretim Süreçlerinin Analizi: Origami Çalışması. JCoDe: Journal of Computational Design, 2(1), 137-160.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1516002

Özet

İnsanlar sürekli değişen ölçeklerde, farklı bağlamlar içerisinde yaşamını idame ettirme çabası içindedir. Birey eylemleri sırasında çevreden, toplumdan, kültürden etkilendiği gibi tüm bu konuları da etkilemektedir. Bağlamdaki değişim kişiyi, kişideki değişim bağlamı sürekli bir dönüşüme itmektedir. Bu eylemleri gündelik hayatımızın her alanında görebileceğimiz gibi tasarım ve üretim süreçlerinde de net bir şekilde görebiliriz. Bu çalışmada üretim süreci olarak bahsedilen eylemler temelde tasarım bağlamında ele alınmıştır. Üretim eylemi gelenekselden günümüze sözlü, yazılı, görsel veya uygulamalı anlatım yöntemleri ile aktarılmış ve böylece eylem aktarım ortamları zamanla gelişime daha da açık hale gelmiştir. Çalışma kapsamında uygulama süreci, anlatıcı ve uygulamacı olmak üzerinden değerlendirilmiştir. Anlatıcı kimliğini yazılı ve sözlü anlatım yönergeleri üstlenirken, uygulamacılar deney katılımcıları olarak isimlendirilmiştir. Bu çalışmanın amacı, anlatım yöntemlerindeki farklılaşmaların üretim süreci üzerinde etkisini ve uygulamacıların farklı anlatım yöntemlerini anlamlandırma süreçlerini incelemektir. Çalışmada üretim süreci bağlamında anlatımın uygulayıcı zihninde oluşturduğu anlam analiz edilmesi hedeflenmiştir. Bu analiz sürecinde, hermenötik ve fenomenolojik araştırma yöntemleri kullanılarak oluşturulan çeşitli deney dizileri ve
değerlendirmelerinden faydalanılmıştır. Belirtilen durumun analizinde görsel ve yazılı anlatım yöntemleri ile açıklanabilir ve yönerge adımlarının takip edilebilir olması nedeniyle origami çalışması eylem olarak seçilmiştir. Bu çalışma temelde dört adımdan oluşmaktadır. Çalışma aşamaları sırasıyla, kavramların araştırılması, yöntemin ve yönerge setlerinin belirlenmesi, katılımcıların yönergelere göre fiziksel üretimlerinden elde edilen bulguları ve katılımcıların üretim süreçlerinin analizi şeklinde tanımlanabilir. Bu çalışma adımları sayesinde, yazılı ve görsel yönergelerin üretim sürecinde anlama ve uygulama aşamalarında zaman kullanımı, yönergelerin takip edilebilirliği ve bir eylemin sözlü ve yazılı olarak açıklanması gibi konularda etkisi origami çalışması bağlamında analiz edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Origami, Üretim Süreci, Tasarım, Fenomenolojik Araştırma, Hermenötik, Yazılı-Görsel Anlatım Teknikler

9. Görme ve Çizim İlişkisi Aracılığıyla İletişim Aracı Olarak Çizim

Begüm Aktaş

Sayfa 161-188

Aktaş, B. (2021). Görme ve Çizim İlişkisi Aracılığıyla İletişim Aracı Olarak Çizim. JCoDe: Journal of Computational Design, 2(1), 161-188.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1512180

Özet

Geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar yapılan çalışmalar ile görme ve düşünme eylemlerinin birbirinden ayrı kabul edilemeyeceği ve birbirinin bütüncülü oldukları anlaşılmaktadır. Bu alanda yapılan çalışmaların sonucunda Görsel Düşünme Kuramı gelişmekte, bununla birlikte tasarım bilişi alanında da yapılan çalışmalar ile de tasarım süreçlerinin nasıl ilerlediği ve bir tasarım aracı olarak çizimin, eskizin bu süreçte nasıl etkin bir araç olduğu görülmektedir. Bu çalışmalarla tasarımın diyalektik bir döngü içinde görsel algı ve zihinsel imgelemin etkileşiminde ilerlediğinin çizim üzerinden çalışılmaktadır. Bununla birlikte görsel algının sadece görme anına ait bir algı olmadığını bireyin diğer duyularıyla, deneyimleriyle ve geçmişiyle de bağlantılı olan apriori bilgilerde oluştuğu da bilinmektedir. Bu nedenle tasarım eğitimine yeni başlayan öğrencilerin, mevcut algılarının kırılması ve yeni bakış açıları kazanmaları amacıyla yapılan bu çalışmada öğrencilerin görme yetilerinin geliştirilmesi istenirken bir yandan da görme-çizme-görme sürecinde sahip oldukları apriori bilginin çizim sürecine etkilerinin anlaşılması hedeflenmektedir. Bu çalışma kapsamında birinci sınıf mimarlık ve iç mimarlık öğrencileriyle Temellük yöntemi ile çalışma yapılmaktadır. Yöntem 1 figüratif ve soyut resme ait fotoğrafların renkli görseller olarak verilmesi iken Yöntem 2 ise figüratif ve soyut resim fotoğrafların siyah beyaz görseller olarak verilmektedir. Yapılan çizimler altı ölçüt kapsamında değerlendirilmektedir. Bu çalışma, tasarım eğitiminde yeni bir çizim aracının geliştirilmesinde izlenmesi gereken süreç ve yöntemler ile çizim aracının taşıması gereken özelliklerin belirlemesine dair ön çalışma olarak yapılmıştır. Böylece insan tasarımcıya özgü görme-çizme-görme (see-move-see) davranışını mimik edecek, insan tasarımcının karar verme sürecinde sahip olduğu apriori bilgiden yararlanmasını sağlayacak ve en önemlisi tasarım eğitiminde öğrencinin tasarım yetisinin gelişmesinde onu destekleyecek dijital araçların üretiminde ihtiyaç duyulacak verilerin toplanması amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: İletişim, Görsel Düşünme Kuramı, Fenomenoloji, Hermenötik, Çizim.

10. Tasarlanan Ve Algılanan Tekinsizlik Kavramının Mimarlıkta Boşluk Ve Işık Üzerinden Ölçülmesi

Burcu Kısmet

Sayfa 189-216

Kısmet, B. (2021). Tasarlanan Ve Algılanan Tekinsizlik Kavramının Mimarlıkta Boşluk Ve Işık Üzerinden
Ölçülmesi. JCoDe: Journal of Computational Design, 2(1), 189-216.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1515496

Özet

Tekinsizlik, 19. yüzyıldan itibaren felsefenin konusu olan, 20. yüzyılda Sigmund Freud’un tekinsizlik üzerine çalışmaları ve tekinsizlik durumunu kendi psikanaliz temellerine göre farklı açılardan ele alması ile birlikte, daha önceki zamanlarda üzerine yüklenen anlamlardan farklı bir boyuta evrilen; felsefe ve psikolojinin ötesine geçen bir meseledir (Freud,2003; Jentsch, 1906/2008 ve Vidler 1992). Tekinsizlik ve tekinsizlik durumunu besleyen muğlaklık kavramı sanatçı, tasarımcı ve mimarlar tarafından da farklı boyutlarda ele alınmış olup; bu çalışmada, mimarlıkta boşluk ve ışık nosyonları çerçevesinde sorgulanacaktır. Boşluk ve ışık kullanımlarının, mimari mekanların tekinsizlik karakteri üzerine olan etkisi, çalışma içeriğinde 3 aşamada sorgulanmaktadır: ilk aşamada, literatür araştırması kapsamında, 20. yüzyıldan itibaren boşluk ve ışığın tekinsizliğin görsel ve mekansal parametrelerinin iki ve üç boyutta sorgulandığı 4 örnek incelenmekte ve bu örnekler üzerinden mekânda tekinsizliğin genel karakteri tanımlanmaktadır. İkinci aşamada, fenomenolojik bir izlekte, insan bilincinin, tekinsizliği soyut temsiller üzerinden nasıl ifadelendirdiği sorusu odağa alınmakta ve tanımlı bir denek grubu ile bir anket çalışması yürütülmektedir. Üçüncü ve son aşama, anket sonuçlarının yorumlanmasını içermekte ve daha geniş bir perspektiften “tasarlanan tekinsizlik” ve “algılanan tekinsizlik” farklılığı ile bütüncül bir “mimari tekinsizlik” tasvirine ulaşmayı hedeflemektedir.

Anahtar Kelimeler: Tekinsizlik, Sigmund Freud, Boşluk, Işık, Ölçüm.

11. Bir Sonraki Öncül Olmak: 3B Oylumlar ile Mimarlık ve Moda Tasarımı Arakesitinde Bir Ön-Ölçek Araştırması

Serdar Aydın, Zehra Aysel

Sayfa 217-242

Aydın, S. & Aysel, Z. (2021). Bir Sonraki Öncül Olmak: 3B Oylumlar ile Mimarlık ve Moda Tasarımı Arakesitinde Bir Ön-ölçek Araştırması. JCoDe: Journal of Computational Design, 2(1), 217-242.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1516574

Özet

Farklı estetik olguları kapsayan disiplinler-arası tasarım süreçlerinde birbirini besleyen ölçekler-arası geçişler mümkün olmaktadır. “Ölçü” kavramının moda tasarımı ve mimarlık arasındaki kesişme noktalarına odaklanan bu çalışma multi-disipliner bir tartışma düzlemine oturmaktadır. Bu tartışmanın odağında, biçim arayışında olan mimarlık ve moda tasarımının üretim aşamalarını birlikte sorgulayarak analog benzeşimlerden ziyade ileri düzey dijital yöntemler ile tasarlanan tektonik çözümlerde bu birlikteliği aramak yer almaktadır. Çalışmada, öncelikle öneminden bahsedilen bu tektoniklik, dijital nesnellik bakımından tasarım süreçleri içerisinde ölçeğin kaybolması sorununu barındırmaktadır. Aynı zamanda, lineer olmayan ölçme durumlarının keşfedilmesin de gebedir. Bu yazıda, keşfedilmeye çalışılan ve dijital bir nesne olarak tanımlanan 3B oylum geometrisi üzerinde durulmaktadır. 3B oylum ile yapılan ön çalışmalarda, mekânsal ve uzamsal ifadelerin mimarlık ve moda tasarımı gibi farklı ölçeklerde çalışılan, fakat insanı temel alan, ifade biçimleri üzerinden mekân-zaman ilişkisinin yeni konfigürasyonları incelenmektedir. Bu çalışma, ‘ölçme’ kavramı ve yöntemlerini standartlaşmanın bir kaynağı olarak görmeden hesaplamalı tasarım düşüncesine ait yeni bir temsil dili üzerinde durmaktadır. Bu yöntemin amacı, ölçekler arası farklı boyutlandırma aralıklarında uyarlanabilir davranışlar üretmesi istenen hücresel oylumların yeni bir dijital ölçü birimi olarak hem giyilebilen moda tasarımları hem de mekansal tasarımlar üretmektir. Tasarım araştırmasının yöntemini kurarken 3 boyutlu oylumların ilişkisel uyarlanabilir davranışları, hücresel özdevinim kuralları ile bir pilot çalışma ile eşleştirilmiştir. 3B oylumlar, hem bir analiz, hem de tasarım kararları
alınmasını sağlayan ilişkisel bir ön-ölçek aracı olarak kullanılmaktadır. Hesaplamalı mimari ve moda tasarımı düşüncesine ait bir önceki öncül ile ilişkilendirilen yeni model varyasyonları üretilmektedir. Bir dizi yeni estetik olasılıklar ve yeni ürün semantiği geliştirme olanakları sunulmaktadır. Böylece bu tasarım araştırması, üçboyutlu hesaplamalı düşünmenin üretken potansiyelini keşfeder.

Anahtar Kelimeler: Mimarlık ve moda tasarımı, 3 boyutlu oylum, tasarımda ölçme, tasarım araştırması, hücresel özdevinim.

12. Bulanık Mantık ile Kullanıcı Hareketlerinde Etmen Tabanlı Modelleme

Berfin Yıldız, Gülen Çağdaş

Sayfa 243-264

Yıldız, B., Çağdaş, G. (2021). Bulanık Mantık ile Kullanıcı Hareketlerinde Etmen Tabanlı Modelleme. Journal of Computational Design, 2(1), 243-264 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/jcode/issue/60846/782940

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1248969

Özet

Tasarım süreçlerinin artan karmaşıklığı, tasarımcı ile kullanıcı arasındaki mesafeyi arttırmakta ve bu da tasarımda kullanıcı deneyimini göz önünde bulundurmayı zorlaştırmaktadır. Kullanıcıların otonom karar verme varlıkları olarak temsil edildiği hesaplamalı modeller kullanıcı davranışlarının benzetim modelleri ile temsil edilmesinde yardımcı olmaktadır. Bu bağlamda, modellerin geliştirilmesi kentsel tasarımın erken aşamasında karar vermeyi desteklemektedir. Bu çalışmanın amacı, kullanıcının kentsel mekâna nasıl dahil olduğunu araştırmak ve kullanıcı hareketinin benzetimi için bir model geliştirebilmek ve kentsel alan bileşenleri ile kullanıcıların hareketi arasındaki ilişkiyi analiz etmektir. Bu makale beş aşamalı ardışık bir süreci takip etmektedir: Gözlem çalışmaları ve çevresel analiz ile veri toplama; Verilerin bulanık mantık kullanarak yorumlanması; Etmen tabanlı model geliştirme; Model uygulama; Değerlendirme ve doğrulama. Gözlem verilerinin yorumlanması, kentsel mekân bileşenlerinin etki değerlerini bulanık mantıkla hesaplama süreçleridir. Bu değer, daha sonra etmen tabanlı benzetim modelinde etki kuvveti olarak tanımlanır. Benzetim modeli sonuçları, gözlem çıktıları ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmektedir. Örnek vaka incelemesi olarak, bir kentsel meydan seçilmiştir (Konak Meydanı, İzmir, Türkiye). Sabah ve akşam zaman dilimleri için iki model tanımlanmış ve meydandaki kullanıcı hareketinin benzetimi için test edilmiştir. Daha sonra model sonuçları ve gözlem verileri Ortalama Mutlak Yüzde Hata (Mean Absolute Percentage Error – MAPE) ve Sekant Kosinüs Hesaplama yöntemleri ile karşılaştırılarak modelin verimliliği incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Etmen Tabanlı Modelleme, Bulanık Mantık, Kullanıcı Hareketleri, Benzetim.

13. Dijital Mekanda Yön Bulma Etkinliğinin Soyut Bilgi Katmanlari Üzerinden Ölçümü: Sanal Müze Örneği

Esranur Demirtaş, Ethem Gürer

Sayfa 265-284

Demirtaş, E, Gürer, E. (2021). Dijital Mekanda Yön Bulma Etkinliğinin Soyut Bilgi Katmanlari Üzerinden Ölçümü: Sanal Müze Örneği. Journal of Computational Design, 2(1), 265-284 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/jcode/issue/60846/857379

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1499239 

Özet

Mekanlar, genel anlamda, işlevsel, çevresel, sosyal ve psikolojik açıdan farklı
gereksinimlere yönelik tasarlanır. Mekanın kullanıcı tarafından kolay anlaşılabilirliği,
mekan içindeki eylem ve davranış peyzajını da olumlu yönde etkilemekte; ve dolayısıyla,
mekanın en verimli biçimde kullanımı, kullanıcının o mekan içindeki yön bulma başarısı
ile doğrudan ilişkilendirilmektedir. Bunlar mekanın iç organizasyonuyla doğrudan ilişkili
olan duvarların, yatay ve düşey dolaşım alanlarının bulundukları konumlar olabileceği
gibi; mekana sonradan eklenen grafik işaret öğeleri, mekanın dış çevresinde bulunan
ağaç, su gibi doğal işaret öğeleri; önceden belirli bir amaca yönelik kullanımlarıyla
tanımlanmış bölgeler, mekanın sınırları gibi unsurlar olabilir. Öte yandan, fiziksel
anlamda mekan ve mekanı deneyimleyen bedenin varlıksal olarak eridiği günümüz dijital
platformları, temsiliyet çerçeveleri üzerinden beden, uzam ve zamanın esnek ve dinamik
biçimlerde etkileşimine olanak tanımaktadır. Bu anlamda dijital mekan deneyimi,
mekana ait farklı bilgi katmanlarını kullanıcı ile buluşturma ve bu sayede kullanıcıya
mekansal deneyim ve mekan kullanımı hakkında daha açık, öngörülebilir ve doygun bir
altlık sunabilmektedir. Bu çalışma, dijital arayüzler eşliğinde tasarlanan ve sunulan
mekansal deneyimlerdeki kullanıcının yön bulma etkinliğinin, bu bağlamda seçilen farklı
sanal müze deneyimlerindeki soyut bilgi katmanları üzerinden sorgulanmasını
hedeflemektedir. Bu bağlamda çeşitli sanal müzelerde kullanılan soyut bilgi katmanları
analiz edilmiş ve listelenmiştir. Yön bulmaya yönelik çıktılarda müzede belirli bir hedefe
yönelik gezintiden ziyade belirli bir rotaya bağlı kalmadan, somut katmanlara ek olarak
soyut bilgi donanımlarıyla daha bilinçli bir biçimde ziyaretçinin gezintiyi tamamlaması
hedeflenmiştir. Değerlendirmeler sonucunda, bu katmanların dışında eklemlenmesi
öngörülen katmanların arayüz tasarımları ve bunların olası içeriklerine dair çıktıların
üretilmesi hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Mekansal Okunabilirlik, Ölçüm, Sanal Müze, Soyut Bilgi Katmanları,
Yön Bulma.

14. Kompleks Eğitim Yapılarında Yön Bulmada Fenomenolojik Bir Değerlendirme: İTÜ Mimarlık Fakültesi Örneği

Özlem Çavuş

Sayfa 285-312

Çavuş, Ö. (2021). Phenomenological Evaluation on Wayfinding in Complex Educational Buildings: The Case of ITU Faculty of Architecture. Journal of Computational Design, 2(1), 285-312. Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/jcode/issue/60846/862422

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1513401

Özet

Oryantasyon programları, yeni başlayan öğrencilerin fakülteye adaptasyonunda önemli bir role sahiptir. Fakat bu programlar daha çok fakülte personeli veya binayı önceden deneyimlemiş yetkili kişiler tarafından hazırlanır. Bu nedenle de oryantasyon programlarında yerlerin tanıtılma şekli fakülte binasını henüz deneyimlememiş kişilerin seviyesine inemeyebilir. Bu programlar sayesinde öğrenciler yerler hakkında bilgi sahibi olsalar bile fakülteye alışana kadar özellikle yapının kompleksliği arttıkça yön bulmakta zorlanabilirler. Bu yön bulma sorunuyla başa çıkmak adına birincil kullanıcıların doğrudan deneyimine dayalı yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Bu araştırmada, bir eğitim yapısının fenomenolojik değerlendirmesi ile öğrencilerin yön bulmada kafa karışıklığının nedenleri ve yön bulmayı kolaylaştıran referans aldıkları noktalarının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesi binası yön bulmadaki karmaşıklığı nedeniyle örneklem olarak seçilmiştir. 20 yeni başlayan öğrencinin ve kontrol grubu olarak seçilen 10 mezun öğrencinin göz seviyesine gelecek şekilde bir GoPro yerleştirilmiş ve öğrencilerden bir hedef noktayı bulup en kısa yolu izleyerek başlangıç noktasına dönmeleri istenmiştir. Bu deneyimlerden elde edilen sonuçlar hasta tanımlı durumları yansıttığı için Moles (2004) tarafından önerilen ölçüm tekniklere göre değerlendirilmiştir. Katılımcıların görsel kayıtları mimari kütle özelinde karşılaştırılmış, sunulan teknikler arasında karşılaştırma ve eşitlik yargısı, zıtlık ve ağırlık katsayısı kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçları beklenen verilerin ötesinde yön bulmada karar verme hususunda etkin olan faktörler, yöntemler, ve öncelik sıralamaları hakkında bilgi vermiştir. Bu çalışma ile oryantasyon programları kapsamında kompleks bir eğitim yapısında tanıtılacak yerlerin tanıtım şeklinin belirlenmesinde doğrudan deneyime dayalı bir veri havuzu ortaya koyması açısından literatüre katkısı vardır.

Anahtar Kelimeler: Yön Bulma, Oryantasyon Programları, Yön Bulmada Fenomenoloji ve
Hermenötik, Eğitim Yapıları.

15. Kamusal Mekânların Covid-19 Pandemisi’ne Karşı
Dayanıklılığını Değerlendirme Modeli

Selen Çiçek

Sayfa 313-334

Çiçek, S. (2021). Kamusal Mekânların Covid-19 Pandemisi’ne Karşı Dayanıklılığını Değerlendirme Modeli. Journal of Computational Design, 2(1), 313-334. Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/jcode/issue/60846/869974

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1539825

Özet

Modern ve dayanıklı bir sosyal kent hayatının başlıca dinamiklerinden biri olan kamusal mekânlar ancak ve ancak canlılık hissiyatı, yeterlilik, erişilebilirlik ve kontrol gibi gereksinimleri karşılayabildikleri sürece aktif kent yaşantısının mekân ihtiyacına cevap verebilirler(Lynch,1981). Normal şartlarda, kamu erişiminin kesintisiz olarak kabul edildiği bu mekânların kullanımı, bugün yalnızca yeni normalle hayatımıza giren sosyal mesafe kuralının uygulanabilirliği ile bağıntılıdır. Bu bağlamda, pandemiye karşı dayanıklı, sağlıklı ve aynı zamanda sosyal kamusal mekânların kurgusu ancak sosyal mesafe kuralları gözetilerek yapılabilir ve ya var olan kamusal mekânlar ancak bu kapsamda değerlendirilerek yaşantısına devam edebilir. Bu noktada önerilen değerlendirme modeli, günlük yaşantımızda ve pandemi koşullarında dahi vazgeçilemez olan temel ihtiyaçlarımızı karşıladığımız marketlerin, sosyal mesafe kuralları çerçevesinde pandemiye karşı dayanımını test etmek için geliştirilmiştir. İlk olarak Bill Hillier ve Julienne Hanson tarafından ‘The Social Logic of Space’ kitabında ortaya atılan ‘Space Syntax’ Türkçe karşılığı ile mekân sözdizimi teorisinin sunduğu görünürlük grafik analizleri ve kitle hareketi simülasyon araçlarının eş zamanlı kullanılarak elde edilen sonuçlar değerlendirilerek kapalı kamusal mekanların pandemiye karşı en dayanıksız noktalarının belirlenmesi hedeflenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Covid-19, Kitle Hareket Simülasyonu, Pandemi Sonrası Kamusal
Mekân, Dayanıklılık, Mekân-Sözdizimi
.

16. Mimari ve Kentsel Dokuyu Ölçmek: İMÇ ve SSK Kompleksleri Örneği

Mario Lodeweik Lionar, Özgür Ediz

Sayfa 335-354

Lionar, M., Ediz, Ö. (2021). Measuring Architecture and Urban Fabric: The Case of the İMÇ and the SSK Complexes. Journal of Computational Design, 2(1), 335-354. Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/jcode/issue/60846/852307

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1483785

Özet

İstanbul’un Zeyrek bölgesi’nde yer alan; Doğan Tekeli, Sami Sisa, ve Metin Hepgüler’in tasarlamış olduğu İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) ve Sedad Hakkı Eldem’in tasarladığı Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Kompleksleri, 1960’larda Türk çağdaş mimarlığının gelişiminde yaşanan büyük değişimi temsil eden en önemli örneklerin arasında yer aldıkları kabul edilmektedir. Uluslararası Tarzın önceki dönemini karakterize eden tek-monolitik bina eğiliminin aksine, bu iki kompleks, yeni, büyük-anıtsal bina komplekslerinin daha küçük parçalar halinde eklemlendiği yeni bir biçimsel yaklaşım sunmuştur. Bu yaklaşım, tarihsel bağlam olarak eski, geleneksel Türk mahallelerinin daha küçük ölçekteki kentsel dokusuna duyarlı ve içinde çeşitli mimari hassasiyetleri barındıran yeni bir mimari yaklaşımı oluşturmak amaçlı uygun bir strateji olarak algılanmaktadır. Bu makale, İMÇ ve SSK Komplekslerinin görsel karmaşıklıklarını ve yakın çevrelerindeki Zeyrek Mahallesi’nin özgün kentsel dokusunu karşılaştırmalı olarak “fraktal boyut analiz yöntemini” kullanarak ölçmeyi hedeflemektedir. Bu analiz kapsamında bahsi geçen iki farklı mimari kurgu ve mevcut yerleşimin kentsel dokusu, yerleşim planı ölçeğinde ve mimari kurguyu oluşturan “Euclidyen plan çizimleri” şeklinde ifade edilmiştir. Böylelikle çalışma kapsamında; SSK ve İMÇ kompleksleri ile bulundukları kentsel oluşum arasındaki biçimsel ilişkiyi, “planimetrik görsel karmaşıklık ve süreklilik” açısından ele alarak, sayısal olarak ölçmek ve sonrasında ortaya çıkan sonuçlar ışığında yeniden tartışabilmek mümkün olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Doğan Tekeli-Sami Sisa-Metin Hepgüler, Kentsel doku üzerinde
fraktal boyut analizi, İMÇ Kompleksi, Sedad Hakkı Eldem, SSK Kompleksi.

17. Kentsel Aktivitenin Ölçülmesi: Kanıta Dayalı Kentsel Planlama Yöntemleri Hakkında İnceleme

Özgün Balaban

Sayfa 355-376

Balaban, Ö . (2021). Measuring Urban Activities. Journal of Computational Design, 2(1), 355-376. Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/jcode/issue/60846/866398

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1526606

Özet

Kentsel planlama ve tasarımların başarılı olmaları için planlamacıların kamusal alanları kullananlar ve kullanım durumları hakkında varsayımlarda bulunmasını gerektirir. Bu nedenle, şehir planlamacılarının kentsel alanlarda meydana gelen etkinlikleri kaydetmeleri ve ölçmeleri gerekir. Geleneksel olarak, planlamacılar kentsel etkinlikleri yakalamak için anketler ve gözlemler kullanıyorlardı. Bununla beraber, teknolojik gelişmelerle birlikte, şehir planlamacıları daha uzun zaman ve daha geniş mekânları kapsayan mekânsal-zamansal verilere erişebilmeye başladılar. Bu incelemede kentsel aktivitenin kaydedilebilmesi için kullanılabilecek yöntemler beş başlıkta toplanmıştır: geleneksel yöntemler, araştırmacılar tarafından yerleştirilen sensörler tarafından kaydedilen yöntemler, kullanıcılar tarafından sensörlerin taşınmasıyla kaydedilen yöntemler, akıllı telefonlarla kaydedilen yöntemler ve büyük veri yöntemleri. Tartışılan yöntemler, kentsel aktivitenin kaydedilmesi için büyük potansiyel taşımasına rağmen gizlilik sorunları, örneklem kısıtlaması, bağlamın bilinmemesi ve teknik altyapı ihtiyacı gibi zorlukları barındırmaktadır. Bu yöntemlerden başarılı bir şekilde yararlanabilmek için verinin doğruluğunu iyileştirilmesi, bağlamı çıkarımsamak için değişik yöntemleri birleştirilmesi, teknik altyapı oluşturabilmek için değişik işbirlikleri yapılması ya da verinin hazır olarak satın alınması gibi daha fazla çabaya ihtiyaç vardır. 

Anahtar Kelimeler: Büyük Veri, Kanıta Dayalı Kentsel Planlama, Veri Toplama,
Kentsel Aktivitenin Ölçülmesi.

©2023 Journal of Computational Design & The Rectorate of Istanbul Technical University. All rights reserved.
Your continued use of this site signifies that you accept the terms of use.

Creative Commons License
The papers published in JCoDe are licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.

Istanbul Technical University | Faculty of Architecture